img

DİYABET VE ÇÖLYAK

  • group HÜSEYİN ÇAKAROĞLU
  • event_available 09.02.2020
  • forum Yorumlar()

Yapılan araştırmalar gösteriyor ki diyabet hastası olan kişilerde aynı zamanda çölyak hastası olma riski 20 kat fazla. Bu nedenle diyabetli kişilerin bu olasılığı ihmal etmemeleri gerekiyor.
Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nden Yrd. Doç. Dr. F. Esra Güneş Tip 1 diyabetin, diğer otoimmün hastalıklarla birlikte görülebileceğini ifade ederek çölyak hastalığını şöyle tanımlıyor: “Çölyak hastalığı da otoimmün bir hastalık olup, glutamin ve prolinden zengin gluten proteinlerine ve prolaminlere karşı hassasiyet sonucu gelişen kronik bir ince bağırsak hastalığıdır.”
Belirtiler nelerdir?
Yapılan araştırmalarda çölyak hastalığı gelişen Tip 1 diyabet hastalarında ishal, iştahsızlık, kabızlık, kusma ve karın şişliği gibi tipik gastroin testinal sistem bulgularının yanısıra, kansızlık, kısa boy, gecikmiş ergenlik, K vitamini eksikliği, transaminaz enzimlerinde artma gibi farklı bulguların daha yaygın olduğu saptanmış. Ayrıca bu hastalarda çölyak hastalığının semptom göstermeden sessiz olabileceği ve sadece laboratuvar göstergelerle belirlenebileceği belirtilmiş. Tip 1 diyabetin yönetimi bir ömür boyu diyet ve insülin tedavisi gerektirir diyen Güneş, Tip 1 diyabette insülin dozunun ancak glisemik indeksi düşük diyet karbonhidrat içeren besinleri seçebilme ve miktarında yapılacak düzenleme ile ayarlanabildiğini vurguluyor: “Tip 1 diyabet hastalarında sıkı glisemik kontrol, ilişkili komplikasyonların gelişme olasılığını azaltabilir ve hastaların yaşam kalitesini artırabilir. Çölyak hastalığında besinlerin düzensiz emiliminin şiddetli hipoglisemi riskini arttırdığı ve insülin gereksiniminde azalmaya yol açtığı bildirilmektedir. HbA1C ölçümleri üzerine etkileri ise değişken bulunmuştur. Yapılan çalışmalarda çölyak hastalığı tanısı konduktan sonra uygulanan glutensiz diyetin, şiddetli hipoglisemik atakları azaltmada etkin olduğu gösterilmektedir.”
Glutensiz diyet nasıl olmalı?
Çölyak hastalarında glutensiz diyetin, tedavide temel prensip olduğunun altını çizen Güneş, günde 50 mg. glutenin bile tehlikeli olabileceğini belirtiyor: “Ömür boyu diyetten buğday, arpa, yulaf, çavdarın tamamen çıkarılması gerekmektedir. Pirinç, baklagiller, et, tavuk, balık, yumurta, patates, kurubaklagiller, meyve ve sebzeler gluten içermez. Fakat bu besinlerin işlenmesi esnasında bulaşma olmamasına da dikkat etmek gerekir. Tanı konduktan sonra bazı hastalarda gerekirse ilk 3 ay laktozsuz ya da früktoz içermeyen diyet önerilebilir. Birçok hastada tedavi ile ilk iki haftada semptomlarda iyileşme olur, nadiren 6 aya kadar uzayabilir. Hücresel olarak iyileşme ise genelde 6-24 ay içindedir. Demir, folik asit, vitamin D ve kalsiyum en sık rastlanan besinsel eksikliklerdir ve mutlaka yerine konmalıdır. Çölyak hastalığı teşhis edildikten sonra glisemik indeksi düşük ve gluten içermeyen karbonhidratları ihtiva eden besinleri belirleyebilmek, ilk aşamada hastalar için zor olabilir. Bu konuda diyetisyenden eğitim alarak, diyabet ve çölyak hastalığına uygun, kişinin yaşam biçimine göre düzenlenmiş bir diyetin uygulanabilmesi çok önemlidir. Diyete uyumsuzluğun; aile desteğinin eksikliği, glutenin zararlı etkileri ile ilgili bilgilere ve ücretsiz veya düşük ücretli olarak glutensiz yiyeceklere erişimin eksikliği, yetersiz gıda etiket bilgisi gibi pek çok nedeni olabilir. Ayrıca glutensiz ürünlerde; D vitamini, B vitaminleri, kalsiyum, çinko, demir, magnezyum ve lif gibi besin öğelerinin yetersiz olmasından dolayı bunların takviye edilmesi gerekir.”

Yorumlar ()

Yorum Yazın

Diğer Haberler